http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s13/ersoy.pdf dosyasının html sürümüdür.
G o o g l e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.
Page 1
ÇUVAŞ BİLMECELERİ
Feyzi ERSOY*
ÖZET
Bu çalışmada, bazı Çuvaşça kaynaklardan derlediğimiz Çuvaş bilmeceleri
incelenmiştir. Bilmeceler, Türkiye Türkçesine aktarılmış ve konularına göre
sınıflandırılmışlardır. Çalışmanın giriş kısmında Çuvaş bilmeceleri ile ilgili bazı bilgiler
de verilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER
Çuvaşlar, Bilmece
THE CHUVASN RIDDLES
ABSTRACT
Chuvash riddles which were collected from some Chuvash sources were
examined in this study. The riddles, were translated into Turkish of Turkey and were
classified according to their topics. In the introduction part of the study, some
information about Chuvash riddles was given, too.
KEY WORDS
Chuvash people, Riddle
Çuvaş Türkleri, edebiyatın diğer türlerinde olduğu gibi bilmece
sahasında da zengin bir hazineye sahiptir. Ülkemizde, Çuvaş Türklerinin
atasözleri ve deyimleri hakkında bir çalışma yapılmışsa da (Ceylan;
1996), bilmeceleri üzerinde herhangi bir yayın bulunmamaktadır. Bu
çalışmada, bazı Çuvaşça kaynaklardan derlediğimiz Çuvaş bilmecelerine
ve bu bilmecelerle ilgili bilgilere yer verilecektir.
"Bilmece"nin Çuvaş Türkçesindeki karşılığı Çuvaşça-Rusça
sözlüklerde (M.Ya.Sirotkina; 1961), (M.İ.Skvortsov; 1982) "tupmalli
yumahsem" olarak verilmiştir. Buradaki tup- (bulmak) fiilinin, Dîvânü
Lügat-it Türk'de geçen tap- fiiliyle (B.Atalay; 1991) aynı kelime olduğu
açıkça belli olmaktadır. Saim Sakaoğlu, Türk dünyasındaki bilmece
*
Araş. Gör., Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve
Edebiyatları Bölümü.
Page 2
368
Feyzi ERSOY
terimlerini değerlendirirken 71 terim saymış ve bu terimlerin çoğunun
bil- ve tap- gibi birkaç köke dayandığını belirtmiştir (Sakaoğlu; 1983).
Sakaoğlu'nun verdiği terimler arasında "bilmece"nin Çuvaşçadaki şekli
bulunmamaktadır. Bilmecenin Çuvaş Türkçesindeki karşılığı, 71
terimden en çok "tapmaca"ya benzemektedir.
Çuvaşça kaynaklardan derlediğimiz ve çeşitli gruplara ayırdığımız
Çuvaş bilmecelerinde dikkatimizi çeken belli başlı hususlar şunlardır :
1. Bilmecelerin tamamı mensurdur. Türkiye Türkçesindeki
bilmecelerin çoğunun yapısı ise manzumdur. Burada yer verdiğimiz
Çuvaş bilmecelerinin tamamı mensur olsa da bunların yapılarındaki iç
kafiye (seci), en azından bazılarının manzum şekillerden bozma
olabileceğini bize düşündürmektedir. "KÏrhi şıvra íuralat', íurhi şıvra
íuhalat'." (Güzün suda doğar, yazın suda kaybolur.) örneğinde olduğu gibi
109 bilmecenin 43'ünde iç kafiye bulunmaktadır. Verdiğimiz örnekte
hece sayısı bakımından da bir denklik görülmektedir (7+7). Secili
bilmeceler içinde, hece sayısı açısından denklik gösteren başka örnekler
de mevcuttur.
2. Derlediğimiz Çuvaş bilmecelerinin konuları insan ve insanı
yakından ilgilendiren nesnelerdir. 109 bilmece içinde en çok tabiat ve
tabiat olaylarıyla ilgili bilmeceler mevcuttur. Bunların sayısı 27'dir.
Hayvanlarla ilgili bilmeceler ise 22 rakamı ile ikinci sırada yer
almaktadır. Bilmecelerin konuları ve yüzdeleri şu şekildedir:
- Tabiat ve Tabiat Olayları ile İlgili Bilmeceler
: 27 (% 22.7)
- Gökyüzü ve Gökyüzü Cisimleri ile İlgili Bilmeceler : 7 (% 5.8)
- Bitkiler ile İlgili Bilmeceler
: 9 (% 7.5)
- Hayvanlar ile İlgili Bilmeceler
: 22 (% 18.4)
- İnsan Uzuvları ile İlgili Bilmeceler
: 7 (% 5.8)
- Giyecekler ile İlgili Bilmeceler
: 3 (% 2.5)
- Yiyecek ve İçecekler ile İlgili Bilmeceler
: 13 (% 10.9)
- Ev ile İlgili Bilmeceler
: 7 (% 5.8)
- Diğer Bilmece Örnekleri
: 14 (% 11.8)
Page 3
Çuvaş Bilmeceleri
369
3. "YÉltÉr-yÉltÉr yÉltÉrkka, kaltÉr-kaltÉr kaltÉrkka..." (Prıl pırıl
kıvılcım, gümbür gümbür gürültü..." örneğinde olduğu gibi bilmecelerin
bazıları ses taklitlerine dayanılarak oluşturulmuştur.
4. Çuvaş bilmecelerinde yoğun olarak benzetme ve mecaz sanatları
kullanılmıştır. Verilen ipuçlarında edebî sanatların dışında sayılar, renkler
ve çeşitli tasvirler ön plâna çıkmaktadır:
íeíen hir varrinçe vatÉ yuman, vatÉ yumanÉn vun ikÏ turat, vun ikÏ turatra
tÉvatşar yÉva, tÉvatşar yÉvara íiçşer íÉmarta. (íultalÉk, uyÉhsem, ernesem,
kunsem).
Bozkırın ortasında yaşlı bir meşe, yaşlı meşede on iki dal, on iki dalda dörder
yuva, dörder yuvada yedişer yumurta! (Bir yıl, Aylar, Haftalar, Günler)
HÏrlÏ hÏrlemes hir çÉhhine hÏrhenmest. (TilÏ).
Kıpkızıl bir nesne, kır tavuğuna acımaz. (Tilki)
PuíÏ tura pek, hüri íurla pek, kÉşkÉrat' şuyttan pek. (Avtan).
Başı tarak gibi, kuyruğu orak gibi, bağırır şeytan gibi. (Horoz)
LÉpÉ-lÉpÉ íunatlÉ, utmÉl ikÏ turatlÉ, hutlÉ-hutlÉ hutaílÉ, urlÉ-pirlÏ kÏpellÏ.
(KupÉsta).
Yumuşak kanatlı, atmış iki budaklı, kat kat cepli, buruş buruş gömlekli.
(Lahana)
5. Çuvaş bilmecelerinde, Türk dünyasının bazı bilmecelerinde
olduğu gibi “Bu nedir”, “Kim bunu bilecek”... gibi kalıp soru ifadeleri
bulunmamaktadır.
Bilmece Örnekleri
1. Tabiat ve Tabiat Olayları ile İlgili Bilmeceler :
1. Pürt urlÉ çÏn yÏven ıvÉtrÉm. (Asamat kÏperÏ).
Ev üstünden dizgin fırlattım. (Gök kuşağı)
2. YÉltÉr-yÉltÉr yÉltÉrkka, kaltÉr-kaltÉr kaltÉrkka, ala vitÏr altÉrkka. (AslaillÏ
íumÉr).
Pırıl pırıl kıvılcım, gümbür gümbür gürültü, elekten geçen kova! (Gök gürültülü
yağmur)
3. ŞurÉ tÉvan şurÉ şupÉrpa, hura tÉvan hura şupÉrpa. (Kunpa íÏr).
Ak kardeş ak ketenle, kara kardeş kara ketenle. (Gece ile gündüz)
4. AslÉ ulÉhra asatte kuíÏ íutalsa vırtat’. (KülÏ).
Büyük çayırlıkta dede gözü parlar.(Göl)
5. HÉvalÉp-hÉvalÉp – íiteymÏp, íitsen te tıtaymÉp, tıtsan ta çapaymÉp. (MÏlke).
Kovalarım, kovalarım yetişemem, yetişsem de tutamam, tutsam da öpemem. (Gölge)
6. KÏrhi şıvra íuralat', íurhi şıvra íuhalat'. (PÉr).
Page 4
370
Feyzi ERSOY
Güzün suda doğar, yazın suda kaybolur. (Buz)
7. Pürte şur surÉh kÏrtse yatÉm, pÉhsa tÉrsah íuhatrÉm. (SivÏ).
Eve bir ak koyun aldım, besleyince kaybettim. (Soğuk)
8. Pay-pay-pay ukía, payÉr kÉna íut ukía, uyÉh aksa hÉvarat’, hÏvel tuhsa puítarat’.
(SıvlÉm).
Vay vay vay akça, özü parlak akça. Ay eker, güneş toplar. (Çiğ taneleri)
9. HalÉh uri ayÏnçen tuhaymast’, pÏtÏm halÉha tÉrantarat’. (íÏr).
Halkın ayağı onun üstünden kalkmaz, o bütün halkı besler. (Yeryüzü)
10. íeíen hirte tuman urapa kusat’. (íavra íil).
Bozkırda duman döner. (Kasırga)
11. MÉn asatte mihhinçen şurÉ şıría tÉkÉnat’. (íumÉr).
Büyükbabanın torbasından ak boncuk dökülür. (Yağmur)
12. PÏri yuhtarsa tÉrat’, tepri puítarsa tÉrat’, viííÏmÏşÏ íitÏnse pırat’. (íumÉr, íÏr, yıvÉí-
kurÉk).
Biri dökülür, diğeri toplar, üçüncüsü de yetişir. (Yağmur, Yeryüzü, Bitkiler)
13. íeíen hir varrinçe vatÉ yuman, vatÉ yumanÉn vun ikÏ turat, vun ikÏ turatra tÉvatşar
yÉva, tÉvatşar yÉvara íiçşer íÉmarta. (íultalÉk, uyÉhsem, ernesem, kunsem).
Bozkırın ortasında yaşlı bir meşe, yaşlı meşede on iki dal, on iki dalda dörder yuva,
dörder yuvada yedişer yumurta! (Bir yıl, Aylar, Haftalar, Günler)
14. Asatten tÉvatÉ siy: viíÏ tÉlÉp, viíÏ kÏrÏk, viíÏ sÉhman, viíÏ çappan. (HÏlle, íurkunne,
íulla, kÏrkunne).
Büyükbabanın dört armağanı var: Üç kaban, üç kürk, üç kaftan, üç çapan1. (Kış,
Yaz, İlkbahar, Sonbahar)
15. AşşÏ attine tÉhÉniççen ıvÉlÏ pÏlÏte íitnÏ. (TÏtÏm).
Babası çizmesini giyene kadar oğlu buluta ulaşmış. (Duman)
16. Hir varrinçe şur kÏtü íüret. (TÏtri)
Kır ortasında beyaz sürü gezer. (Sis)
17. IltÉn alÉk uíÉlçÏ, hurt-kÉpşankÉ taprançÏ. (Tul íutÉlni).
Altın kapı açıldı, haşerat yola çıktı. (Tan yerinin ağarması, Seher)
18. Şıv íÏkleymÏ, íÏr íÏklÏ. (Çul).
Su kaldıramaz, yer kaldırır. (Taş)
19. Asanne şupÉrÏ pÏtÏm íÏre huplarÏ. (Yur).
Büyükannenin keteni bütün yeryüzünü kapladı. (Kar)
20. Yuhat'-yuhat' - yuhsa pÏteymest, çupat'-çupat' - çupsa íiteymest. (Yuhan şıv).
Akar, akar, akıp bitemez; koşar, koşar, koşup ulaşamaz. (Akarsu)
21. ViíÏ pÏr tÉvan pur: pÏri kalat' çupas tet, tepri kalat' vırtas tet, viííÏmÏşÏ kalat' sullansa
laras tet. (Yuhan şıv, íıran, hÉmÉş).
Üç kardeş varmış: Biri koşmak, diğeri yatmak, üçüncüsü de salınıp durmak
istermiş. (Akarsu, Yar / Uçurum, Kamış)
22. HÉy pürt tulli, íapah ta Éna kurma íuk. (ÉşÉ).
Evin içi onunla doludur, o yine de görülmez. (Isı / Sıcaklık)
1
Bir tür giyecek.
Page 5
Çuvaş Bilmeceleri
371
23. AppÉşÏ şap-şurÉ, yÉmÉkÏ hup-hura. (Kunpa íÏr)
Ablası bembeyaz, bacısı kapkara. (Gece ile Gündüz)
24. Kuípa kurÉn, alpa tÉtaymÉn. (MÏlke)
Gözünle görsen de elinle tutamazsın. (Gölge)
25. Çupsa -çupsa pınÉ çuh kÏmÏl íÏrrÏm tuhsa ükrÏ, Éna uyÉh kurçÏ, hÏvel ilçÏ. (SıvlÉm)
Koşarken gümüş yüzüğüm düştü. Onu ay gördü, güneş aldı. (Çiğ tanesi)
26. SıvlÉşran şıv yuhat'. (íumÉr)
Havadan su akar. (Yağmur)
27. AlÉk umÏnçe avtan taşlat'. (Tumla)
Kapı önünde horoz dans ediyor. (Su damlası).
2. Gökyüzü ve Gökyüzü Cisimleri ile İlgili Bilmeceler :
1. MÉn asatten kalpakÏ ıltÉn-kÏmÏl şÉríallÉ. (íÉltÉrlÉ tüpe).
Büyükbabanın kalpağı altın ve gümüş boncuklu. (Yıldızlı Gökyüzü)
2. KÉvak arça uíÉlçÏ, ıltÉn íÉmha kurÉnçÏ. (HÏvel).
Mavi sandık açıldı, altın yumak göründü. (Güneş)
3. Asatte íurli íap-íutÉ, alla tÉssa ilme íuk. (UyÉh).
Büyükbabanın ışığı çok parlak, elle tutup alınamaz. (Ay)
4. Sar açi kilet - sar hÏrÏ pıtanat', sar hÏrÏ kilet - sar açi pıtanat'.(UyÉhpa hÏvel).
Sarı çocuk gelir, sarı kız saklanır; sarı kız gelir, sarı çocuk saklanır. (Ay ile Güneş)
5. Epir, epir, epirççÏ, hÏrÏh te pÏr hÏrÏççÏ, allÉ ta pÏr açiççÏ, íÏrÏpe tuy turÉmÉr, irhine
íuk pultÉmÉr. (íÉltÉrsem).
Biz, biz, biz idik, kırk bir kız idik, elli bir çocuk idik, yeryüzüyle düğün yaptık,
sabahleyin yok olduk. (Yıldızlar)
6. PusÉ tÏpne kÏmÏl íÏrÏ yatÉm. (íÉltÉrsem).
Kuyu dibine gümüş yüzük düşürdüm. (Yıldızlar)
7. Sar pike kulli tÏnçe tulli. (HÏvel).
Sarışın hanımın gülüşü dünya dolusu! (Güneş)
3. Bitkiler ile İlgili Bilmeceler :
1. MÉn huranÉn pÉtti yüíÏ. (YÏkel).
Büyük kazanın sütlacı ekşi. (Palamut tanesi)
2. Şalta timÏr, tulta nimÏr. (KatÉrkas ye íÏmÏrt íırli).
İçi demir, dışı nimir2. (Akdiken veya Kuşkirazı yemişi)
3. YuplÏ-yuplÏ çÏrÏ yıvÉí íinçe merçen sapaki íakÉnsa tÉrat'. (Pileş).
Çatal çatal ağaç üstünden mercan salkımı sarkar. (Üvez)
4. Uy varrinçe sukkÉr kayÉk vÏíet. (íulíÉ).
Kır ortasında kör bir kuş uçar. (Kurumuş yaprak)
5. PÏçÏkíeííÏ kurkam pur, kurkam tulli kÏrpem pur. (HurlÉhan).
Küçücük bir kepçem var, kepçe dolusu bulgurum var. (Frenk üzümü).
6. PÏr mayra puíne pilÏk puríÉn tutÉr íıhnÉ. (Çeçek).
2
Bir çeşit nişastalı tatlı.
Page 6
372
Feyzi ERSOY
Bir kadın, başına ipek şal bağlamış. (Çiçek)
7. íavrÉntÉm pÉhrÉm - íavra puí, karÉntÉm pÉhrÉm - katÉk puí, çın çiperri - hÏrlÏ
puí. (MÉkan').
Döndüm baktım yuvarlak bir baş, gerindim baktım çentikli bir baş, gerçekten güzeli
kırmızı bir baş. (Haşhaş)
8. AşşÏ türÏ, amÉşÏ kukÉr, hÏrÏ lÉpsÉrkka, ıvÉlÏ pit hayar. (HÉmla).
Babası düz, annesi eğri, kızı dallı budaklı, oğlu çok öfkeli! (Şerbetçi otu)
9. SarÉ hırÉn varri hÉvÉl. (Iraş hÉmÉlÏ).
Sarı çamın ortası kovuktur. (Çavdar sapı)
4. Hayvanlar ile İlgili Bilmeceler :
1. UltÉ uyÉh pulÉ íiyet, íiçÏ uyÉh íulíÉ íiyet. ( ÉtÉr).
Altı ay balık yer, yedi ay yaprak yer. (Su samuru)
2. Şik-şik şiklenet, şÏşkÏ kutne kuklenet. (Mulkaç).
Dehşetle ürker, fındık kuyruğunu büker. (Tavşan)
3. VÉrÉm-vÉrÉm vÉrÉmçÉk, ıltÉn puílÉ kÏmÏlçÏk. (íilen).
Upuzun bir boyu var. Altın renkli başı, gümüş renkli vücudu var. (Yılan)
4. HÏrlÏ hÏrlemes hir çÉhhine hÏrhenmest. (TilÏ).
Kıpkızıl bir nesne, kır tavuğuna acımaz. (Tilki)
5. AlÉsÉr, purtÉsÉr pürt lartÏ. (KayÉk).
Elsiz ayaksız ev yapacak. (Kuş)
6. ŞÉrçÏ pur ta - sısna mar, íuri pur ta - laşa mar. (PulÉ).
Kılı var, domuz değil; yavrusu var at değil. (Balık)
7. Larat' huran pek, hüri yeşÏl suhan pek, kÉşkÉrat' şuyttan pek. (Çakak).
Oturur, kazan gibi, kuyruğu yeşil soğan gibi, bağırır şeytan gibi. (Saksağan)
8. TinÏs varrinçe kaçaka putekÏ kÉşkÉrat. (Şapa)
Deniz ortasında keçi yavrusu bağırır. (Kurbağa)
9. Hura yÉmÉkÉn yurri hitre. (ŞÉnkÉrç).
Kara bacının türküsü güzel olur! (Sığırcık)
10. íeíen hir varrinçe tuy huranÏ vÏret. (KÉtkÉ yÉvÏ).
Bozkır ortasında düğün kazanı kaynar. (Karınca yuvası)
11. Ayakran ula Ïne mÏkÏrse kilet. (TÏkÏl tura).
Uzaktan ala inek bağırıp gelir. (Hezen arısı)
12. TÏp sak ayÏnçe puríÉn tutÉr íakÉnsa tÉrat'. (Ereşmen karti).
Bodrumda ipek şal asılı. (Örümcek)
13. SuhallÉ ta - vat íın mar, turatlÉ ta - yıvÉí mar, hutaílÉ ta - kÏlmÏíÏ mar. (Kaçaka).
Sakalı var ihtiyar değil, budağı var ağaç değil, kesesi var dilenci değil! (Keçi)
14. VatÉ kayÉkíÉ pÉşalne pürtre te tÉratsa íüret. (Kuşak).
Yaşlı avcı silahını evde de doldurup dolaşır. (Kedi)
15. Laşaran kayra, íunaran malta. (Laşa hüri).
Attan arkada, kızaktan önde. (Atın kuyruğu)
16. TÉkÉr-tÉkÉr tÉvat ura, mÉtÉr-mÉtır pÏr tuta. (SurÉh).
Tıkır tıkır dört ayak, şapur şupur bir dudak. (Koyun)
17. PuíÏ tura pek, hüri íurla pek, kÉşkÉrat' şuyttan pek. (Avtan).
Page 7
Çuvaş Bilmeceleri
373
Başı tarak gibi, kuyruğu orak gibi, bağırır şeytan gibi. (Horoz)
18. íiníe pilÏk - sarÉ hÏr, tÏttÏm íÏrte tÏri tÉvÏ. (Pıl hurçi).
İnce belli sarı kız, karanlık gecede nakış yapacak. (Bal arısı)
19. LÉkÉşti inke şıva anat'. (KÉvakal).
Topal yenge suya iniyor. (Ördek)
20. Lutra mayra - piçke Ésti. (ÇÉhÉ).
Fıçı ustası küçük hanım! (Tavuk)
21. SÏm vÉrmanta sÏt vÏret (KÉtkÉ yÉvÏ).
Gür ormanda süt kaynar. (Karınca yuvası).
22. Karta íumÏnçe şur Ïne vırtat’. (KÏrt).
Çit önünde beyaz inek yatar. (Sürü)
5. İnsan Uzuvları ile ilgili Bilmeceler :
1. PÏr yupa íumÏnçe ikÏ senÏk. (AlÉsem).
Bir direk önünde iki yaba. (Eller)
2. Yur ayÏpe yus çupat'. (Yun tımarÏ).
Kar altından ustaca koşar. (Damar)
3. íeíen hirte pÏr pÉría. (KÉvapa).
Bozkır ortasında bir nohut tanesi! (Göbek)
4. íül tu íinçe pÏçÏk pürt, íav pürt íine hÉmÉş vitnÏ, unÉn ikÏ çüreçe, ikÏ tÉmana
şÉtÉkÏ, ikÏ kuşak şÉtÉkÏ, pÏr tÏp sakay. (Puí).
Yüksek dağ önünde küçük bir ev var, bu ev üstüne kamış örtülmüş. Evin iki
penceresi var, iki duman deliği, bir de derin bodrumu!.. (Baş)
5. PilÏk aça laraííÏ, pÏri teprinçen pÏçÏk. (Pürnesem).
Beş çocuk oturuyor, her biri diğerinden küçük. (Parmaklar)
6. SÏm vÉrmanta purtÉ avrilÏh yıvÉí íuk. (íüí).
Gür ormanda balta sapı yapacak ağaç yok. (Saç)
7. İkÏ turçÉka, ikÏ turçÉka íinçe piçÏke, piçÏke íumÏnçe iki kÏreple, ikÏ kÏreple tÉrrinçe
pÏr çülmek, íav çülmekÏn íiçÏ şÉtÉk. (Etem).
İki maşa, iki maşa üstünde bir fıçı, fıçı önünde iki tırmık, iki tırmık üstünde bir
çanak var, o çanağın da yadi deliği... (İnsan)
6. Giyecekler ile İlgili Bilmeceler :
1. íurÉmÏ malta, hırÉmÏ kayra. (Ura tuni).
Sırtı önde, karnı arkada. (Çizme)
2. íüpíe pek hÉvÉl, turçÉka pek kukÉr. (íÉm atÉ).
Tekne gibi boş, maşa gibi eğri. (Yün çizme)
3. KÏmÏl küme tÉrrinçe tÉhlan tÉrna. (Tuh'ya).
Gümüş araba üstünde kalaylı turna. (Tuhya3)
3
Çuvaş kadınlarının başlarına taktıkları bir giyecek.
Page 8
374
Feyzi ERSOY
7. Yiyecek ve İçecekler ile İlgili Bilmeceler :
1. Yurtan şurÉ, pıltan pılak. (SahÉr).
Kardan beyaz, baldan tatlı. (Şeker)
2. AlÉpa tıtman, kÉmakana hıvman, sÏtel íine human, íÏíÏpe kasman, Éna íimen íın ta
íuk. (SÏt).
Elle tutulmaz, sobaya atılmaz, masaya bırakılmaz, bıçakla kesilmez. Onu tatmayan
insan yoktur. (Süt)
3. Şur piçkere ikÏ tÏslÏ sÉra. (íÉmarta).
Beyaz fıçıda iki renkli içki. (Yumurta)
4. Salatsan tukmak pek, puítarsan puçah pek. (Huplu).
Sallasan tokmak gibi, toplasan başak gibi. (Etli börek)
5. PÏçÏk huranÉn pÉtti tutlÉ. (MÉyÉr).
Küçük kazanın sütlacı tatlı. (Fındık)
6. LÉpÉ-lÉpÉ íunatlÉ, utmÉl ikÏ turatlÉ, hutlÉ-hutlÉ hutaílÉ, urlÉ-pirlÏ kÏpellÏ.
(KupÉsta).
Yumuşak kanatlı, atmış iki budaklı, kat kat cepli, buruş buruş gömlekli. (Lahana)
7. PÏr mayra pin hut pÉhsa makÉrtat' (Suhan).
Bir kadını bin defa baksa da ağlatır. (Soğan).
8. HÉy íavraka - uyÉh mar, hürellÏ - şÉşi mar, yeşil - vÉrman mar. (íarÉk).
Geniştir, ay değil, kuyruğu var fare değil, yeşildir orman değil. (Turp)
9. PÏr pürtre pÏn íın purÉnat', kÏme-tuhma şÉtÉk íuk. (HÉyar).
Bir evde bin insan yaşar, girip çıkacak bir aralık yok. (Hıyar)
10. PÏr yıvÉí íinçe íÏr íirÏm íÉmarta. (Vir).
Bir ağaç üstünde yüz yirmi yumurta. (Darı)
11. PÏr sÉpkara ikÏ aça. (PÉri).
Bir beşikte iki çocuk. (Kara Buğday)
12. KukÉr-makÉr turat pur, turat íinçe kukÉl' pur, kukılÏnçe - íÉmarta. (PÉría).
Eğri büğrü bir dal var. Dal üstünde bir börek var, börekte de bir yumurta var.
(Nohut)
13. Vií kÏteslÏ pürtÏm pur, tuhsa kÏme şÉtÉk íuk. (Hura tul).
Üç köşeli bir evim var. Girip çıkacak yerim yok! (Arnavut darısı)
8. Ev ile İlgili Bilmeceler :
1. Ni tulta mar, ni şalta mar, şÉpçÉk yÉva íavÉrnÉ. (AlÉk tÉpsi).
Ne dışarıdadır, ne içerde, bülbül ona yuva kurmuş. (Kapı menteşesi)
2. KaynÉ çuh ta al parÉp, kilnÏ çuh ta al parıp. (AlÉk hÉlÉpÏ).
Giderken de gelirken de elimi sıkar. (Kapı kolu)
3. íamki hura, çÏlhi hÏrlÏ. (KÉmaka).
Alnı kara, dili kırmızı. (Soba)
4. HÏlle tutÉ, íulla vıíÉ. (Nührep).
Kışın tok, yazın aç! (Ambar)
5. HÏreslÏ-mÏreslÏ, íirÏm tÉvat kÏteslÏ. (Çüreçe).
Haça benzer, yirmi dört köşelidir. (Pencere)
Page 9
Çuvaş Bilmeceleri
375
6. HÏlle mÉntÉrlanat', íulla naçarlanat'. (Valaşka).
Kışın şişmanlar, yazın zayıflar. (Yalak)
7. Tultan sakÉr kÏteslÏ, şaltan tÉvat kÏteslÏ. (Pürt).
Dışarıdan sekiz köşeli, içeriden dört köşeli. (Ev)
9. Diğer Bilmece Örnekleri :
1. VunÉ pürne sikkelÏ, çÉrÉş yıvÉí çÏtrenÏ, Éşri üte makÉrtÏ. (KÏsle).
On parmak sıçrayacak, çam ağacını titretecek, içindeki canı bağırtacak (Kisle4)
2. Hura íipÏn vÏíÏ íuk. (íul).
Kara ipin ucu yok. (Yol)
3. PÏr piççe hÏlle kanat', tepÏr piççe íulla kanat'. (Urapapa íuna).
Bir ağabey kışın dinlenir, diğer ağabey yazın dinlenir. (Araba ile Kızak)
4. Şalta yipe, tulta hura. (Huran).
İçi zengin, dışı dertli. (Kazan)
5. YÏs vitere yÏs ÉyÉr. (ŞÉnkÉrav).
Bakır ahırda bakır aygır. (Küçük çan / Çıngırak)
6. HurÉn tÉrri humhanat', hura halÉh puítarÉnat'. (Uray şÉlni).
Akağaç üstü sallanır, kara halk toplanır. (Bir zeminin süpürülmesi)
7. Pılpa íuran mÏn tutlÉ? (IyhÉ).
Yağla baldan ne tatlıdır? (Uyku)
8. ÜtsÏr purÉnat', nikam ta kurmast', purte ilteííÏ. (SasÉ).
Bedeni yoktur, kimse onu görmez ama herkes onu duyar. (Ses)
9. AlÉsÉr-urasÉr altÉr altat'. (Tumlam).
Elsiz ayaksız kepçe deler. (Damla)
10. YunÏ pur ta çunÏ íuk. (Palan).
Kanı var ama canı yok! (Kartopu)
11. PÏçÏk muçi munça tÉrat'. (Arman).
Küçük amca banyo yapıyor. (Değirmen)
12. Şıvra putmast’, íÏrte íÏrmest. (KÉmrÉk).
Suda batmaz, yerde çürümez. (Kömür).
13. PÏlÏt mar-şÉvat', yuhÉm mar-irtet. (VÉhÉt).
Bulut değil ilerler, akıntı değil geçer. (Vakit)
14. Şıva kÏret hÏp-hÏrlÏ, şıvran tuhat' hup-hura. (HÏrtnÏ tÏmÏre şÉvarni).
Suya girer kıpkırmızı, sudan çıkar kapkara. (Kızdırılmış demire su verilmesi)
4
Bir Rus enstrümanı.
Page 10
376
Feyzi ERSOY
BİBLİYOGRAFYA :
ATALAY, Besim; Dîvânü Lügat-it- Türk Dizini "Endeks", Ankara 1991,
(3.Baskı).
CEYLAN, Emine; Çuvaş Atasözleri ve Deyimleri, Simurg Yayınları,
Ankara 1996.
G.F.TROMİFOV-R.N.PETROVA; Aça-PÉça SÉmahlÉhÏ, Şupaşkar
1993.
N.G.İVANOVA-V.P.NİKİTİN; ÇÉvaş SÉmahlÉhÏ, Şupaşkar 1993.
SAKAOĞLU, Saim; "Bilmece Terimi Üzerine Notlar", Türk Kültürü
Araştırmaları 17-21, 1983, s. 226-243.
SİROTKİN, M.YA; Çuvaşsko-Russkiy Slovar', Moskova 1961.
SKVORTSOV, M.İ.; Çuvaşsko-Russkiy Slovar', Moskova 1982.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder