bilig, Güz / 2003, sayı 27
Yılmaz, Emine, Çuvaşça Çok Zamanlı Morfoloji-Bir Deneme,
Araş. Gör. Galip GÜNER*
Türk dili, gerek geçmişte gerekse günümüzde batıda Avrupa içlerinden,
Doğuda Çin Seddi'ne, kuzeyde Kuzey Buz Denizi'nden, güneyde Basra
Körfezi ve Akdeniz kıyılarına kadar yayılan çok geniş bir coğrafyada, çeşitli
Türk boyları tarafından konuşulmuş ve konuşulmaktadır. Coğrafyanın
bu kadar geniş olmasından dolayı Türk dil ve lehçeleri arasında birtakım
farklılıkların olması doğaldır. Ancak bu farklılıklar, özellikle bir Türk
için, iletişimi tamamen engellemeyen, daha çok fonoloji alanında ortaya
Çıkan, kısmen de morfolojide görülen ve yabancı bir dilin öğrenilmesi kadar
zor olmayan farklılıklardır.
Elimizde Türklerin çok eski devirlerine ait metinler bulunmadığından
Türkçenin ilk durumu hakkında görüşler ortaya koyabilmek oldukça zordur.
Bu devir hakkında bilgi edinebilmek ve fikir belirtebilmek ya daha
eski metinlerin ortaya çıkması, ya da Türkçedeki bazı önemli seslerin ve
eklerin, kardeş veya akraba dillerin eski şekilleri ile karşılaştırılmasıyla
mümkün olabilir. Eski metinlerin ortaya çıkması, ikinci seçeneğe oranla
daha zor olduğundan karşılaştırma yolunun tutulması daha gerçekçi ve
geçerli bir yol olarak görünmektedir.
Türkçe üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ilk Türkçenin (Ön Türknemde
Moğolca ve Mançu-Tunguzcadan ayrılarak bağımsız bir dil hâline
gelmiştir. Bu dönem için 'Türk-Çuvaş dil birliği' tabiri de kullanılmaktadır.
Daha sonra Çuvaşça bu birlikten ayrılmıştır. İlk (Ön) Türkçedeki r/l
fonemleri Çuvaşçada korunmuş, Yakutça dahil diğer Türk dillerinde zjş
fonemlerine dönmüştür (bk. Süer Eker, Çağdaş Türk Dili, Grafîker Yay.,
Ankara 2002, s. 94).
İşte Çuvaşça, bir z- ve ş- dili olarak görülen Ana Türkçenin kardeşi, Ana
Bulgarcanın devamı ve günümüzdeki tek temsilcisidir. Eski Volga Bulgarlarının
torunları olan Çuvaşlar bugün çoklukla Volga nehrinin orta
mecrasında Çuvaş Özerk Cumhuriyeti'nde yaşamaktadırlar. Çuvaşçanın
başlıca iki diyalekti vardır: 1. Viryal 2. Anatri. Yazı dili çoklukla Anatri
diyalektine dayanmaktadır, (bk. T. Tekin, M. Ölmez, Türk Dilleri-Giriş,
Simurg Yay., İstanbul 1999, s. 58-63). Bu bağlamda Çuvaşça, bir kardeş
dil olarak en Eski Türkçenin açıklığa kavuşturulmasında veya metinlerle
takip edemediğimiz dönemlerinin aydınlatılması aşamasında önemli bir
yerde durmaktadır. Türkçenin tasnifi konusunda günümüze kadar yapılan
Çalışmalarda daha çok fonetik özelliklerin esas alındığı görülmektedir. Bu
yaklaşım dilin esasının ses olması açısından doğrudur. Ancak bir dilin unsurlarının
daha iyi anlaşılmasında ve tek bir ana dil anlayışına ulaşılmasında
morfolojik, semantik ve sentaktik mukayeselerin de yapılması zorunludur.
Bu da ancak dilin bu alanlarıyla ilgili müstakil çalışmaların yapılmasıyla
mümkün olabilir.
Çuvaşçanın ses bilgisini Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi (Ankara 1997)
adlı çalışmasıyla inceleyen Emine Yılmaz, Çuvaşça Çok Zamanlı Morfoloji-Bir
Deneme adlı kitabıyla da Çuvaşçanın morfolojisini ortaya koymuştur.
Morfolojik bir incelemede ele alınması gereken bütün konuları incelemeye
çalışmıştır.
Eser, Söz Bölükleri (s. 1-113) ve Söz Yapımı (s. 114-142) olmak üzere iki
ana bölümden oluşmaktadır. Sonda metin hazırlanırken kullanılan verileri
ortaya koyan Metin Kaynakçası (s. 143) ile genel bir Kaynakça (s. 143-
146) bulunmaktadır.
Çalışma yapılırken L. S. Levitskaya'nın Istoriçeskaya Morfologiya Çuvaşskogo
Yazıka adlı kitabından büyük ölçüde yararlanılmıştır; ancak
özellikle yöntem bakımından Levitskaya'dan farklı bir yol takip edilmiş
tir. Çuvaşçanın söz morfolojisini incelerken yapım ve çekim eklerinin kö
kenlerini ve tarihsel gehşimlerini ortaya koymayı amaçlayan, buradan hareketle
elde ettiği malzemeyi Türk dilleri ve Çuvaşçanın ilişki içinde olduğu
Fin-Ugor dilleriyle karşılaştırma yolunu tutan Levitskaya'ya ek olarak
Yılmaz, çalışmasında modern Çuvaşçanın bugünkü şeklini de gözler
önüne sermek istemiştir. Çuvaşça ile Oğuz grubu Türk dilleri arasında
gerçekleşme zamanını tespit edemediğimiz ilişkileri ortaya koyarak konuyu
farklı bir boyuta taşımıştır. Çalışmada istifade edilmiş bir diğer temel
kaynak da Chuvash ManuaVdir (Krueger, John, R., Chuvash Manual, Indiana
University Publications, Uralic and Altaic Series, vol. 7, Bloomington,
1961).
Kitabın Söz Bölükleri kısmında adlar, zamirler, sıfat işlevli kelimeler, sayılar,
belirteç işlevli kelimeler, son takılar, neden gösteren son takılar,
bağlaçlar, ilgeçler, ünlemler, eylemler, eylemsiler ve ulaçlar kuruluşları
ve kullanılışları bakımından tüm yönleriyle ele alınmıştır. Özellikle Çuvaşçada
kullanılan çekim eklerinin ayrıntılı olarak incelendiği bu bölümde,
çekim eklerinin sözcük türleriyle olan ilişkileri, kullanılışları ve bu esnada
ortaya çıkan ses olayları da ortaya konulmuştur. Ancak, eklerdeki
kurallı gelişmeler sonucu oluşan fonetik değişmeler üzerinde ayrıntılı olarak
durulmamış, Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi adlı çalışmaya göndermelerde
bulunulmuştur.
Eserin çok zamanlı bir çalışma olması itibarıyla eklerin Çuvaşçadaki kullanımının
yanı sıra gerekli yerlerde tarihî ve çağdaş Türkçeyle de bağlantılar
kurularak okuyucuya karşılaştırma yapma imkânı sağlanmıştır. Eklerin
söz bölükleriyle olan kullanımları, çekimlere ve cümle içi örneklere
yer verilerek desteklenmiştir.
İkinci bölüm yukarıda da belirttiğimiz gibi Söz, Yapımadır. Bu bölüm, Birleştirme
Yoluyla Söz Yapımı ve Ekleme Yoluyla Söz Yapımı olmak üzere
iki başlık altında ele alınmıştır. Birinci kısımda birleştirme yoluyla oluş
turulan türetme kelimelerin Çuvaşçadaki birleşme yolları üzerinde durulmuş,
birleşme esnasında meydana gelen imlâ özellikleri ortaya konulmuş
tur: Eş, yakın ve zıt anlamlı kelimelerle oluşan ikilemelerin Çuvaşçada
birleşik kelime sayılması ve imlâda aralarında bir çizgi bulunması (aîteanne
"baba-anne", kimi -sulî "gemi-sal", tuta-Sîvar "dudak-ağız" vb.), bitişik
yazılan birleşik kelimelerin bir tamlama ilişkisi içinde (sıfat veya
isim tamlaması) bir araya getirilmesi gibi (akkîs "kuğu" < ak "ak, beyaz"
+ kıs "kuş" vb.).
Ekleme Yoluyla Söz Yapımı kısmında addan ad yapımı, addan eylem yapımı,
eylemden ad yapımı ve eylemden eylem yapımı konuları incelenmistir. Çuvaşçadaki
yapım ekleri etimolojilerine de atıflarda bulunularak
ele alınmıştır. Bu bağlamda Çuvaşçada kullanılan pek çok ekin Genel
Türkçeden alınmış biçimlerinin bulunması morfolojik bir incelemenin ne
denli önemli olduğunu da ortaya koymaktadır.
Diğer Türk dillerinden farklı olarak Çuvaşçanın önemli belirleyici özelliklerinden
biri de morfofonemik değişmelerin sayısının fazla olmasıdır.
Bu bakımdan eserde, ad ve eylem çekimlerinin örneklendiği durumlarda
kök-gövde ve ekler ayrı ayrı gösterilmeye çalışılmış, morfofonemik değişmelerin
yoğun bir biçimde gerçekleştiği ve kaynaşmaların ileri bir dü
zeye eriştiği durumlarda bitişik yazma yolu tutulmuştur: sîvvî-m "şarkım",
sîvvî-mîr "şarkımız", ancak sîvvî "onun şarkısı, onların şarkısı" gibi.
Çalışmanın son kısmı kaynakçaya ayrılmıştır. Metin Kaynakçası'nâz yazarın
faydalandığı ve kullandığı ek, kelime ve cümlelerin yer aldığı şu
eserler bulunmaktadır: 1. Ceylan, Emine: "Biler Şehrinin Fethi, Çuvaş
Halk Destanı", Türk Dilleri Araştırmaları: 5, 1995, s. 211-255. 2. Ceylan,
Emine: Çuvaş Atasözleri ve Deyimleri, Çuvaşça, Türkçe/Türkçe Çuvaşça
Sözlük, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi 10, Ankara 1996. 3. Yılmaz,
Emine, Nurettin Demir: "Asker Karısı", Türkbilig 2002^, s. 29-47, Ankara.
4. Yılmaz, Emine: Narspi, TDK., Ankara 2003 (baskıda) İkinci kaynakça
ise genel niteliklidir.
Her ne kadar araştırmacı, eserini başlangıç düzeyinde ve daha pek çok ayrıntılı
çalışmayı gerektirir nitelikte görüyorsa da çalışma Çuvaşçanın morfolojisini
özellikle çok zamanlı bir yöntemle ele alıp incelemesi bakımından
bir başvuru kitabı olma niteliğini kazanmış durumdadır.
209
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder